KIZ KULESİ
- Lokasyon : İstanbul
KIZ KULESİ
Kız Kulesi, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi boyunca askeri ve sivil olmak üzere birçok amaçla kullanılmıştır.
M.S. 1110’larda ilk belirgin yapı İmparator Manuel Comnenos tarafından inşa ettirilmiştir. Kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kule’nin bugünkü şeklini veren 1832 yılındaki tadilatta giriş kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirilmiştir. Osmanlı-barok mimari tarzında yapılan bu restorasyonda, dilimli kubbe ve bayrak direği ilave edilmiştir. 1943’de yeniden onarım geçiren kulenin çevresine büyük kayalar yerleştirilerek denize kayması önlenmiştir. 2000 yılında son restorasyonu tamamlanmıştır.
İstanbul’un simgesel yapılarından biri olan Kız Kulesi’nin aydınlatma konseptinde yapının konumu, formu ve kentle ilişkisi dikkate alınmıştır. Kız Kulesi’nin Üsküdar kıyılarından bakıldığında; fonda Boğaz'ı, Tarihi Yarımada’yı ve Galata’yı kapsayan güncel bir seyirlik etkisi bulunmaktadır. Bu etkisi özellikle gün batımında karşı kıyının eşsiz bir siluet olarak belirdiği saatlerde ortaya çıkmaktadır. Kule kısmındaki teras alanında, gün batımında yapı üzerine düşen altın-kızıl ışık yansımalarına gönderme yapan bu deneyimin süresini ve etkisini uzatmayı hedefleyen ve yapıya kimlik kazandıracak mum ışığına yakın sıcak ışık tonu tercih edilmiştir. Diğer kısımlarda ise taş dokuyu ortaya çıkaracak ve yapıya boyut kazandıracak dramatik bir aydınlatma öngörülmüştür. Işık rengi olarak, deniz feneri olarak kullanılmış olmasını ve su ile kontrastını yansıtacak doğal, sıcak beyaz kullanılmıştır.
Kız Kulesi, efsaneleri ve hikayeleri de barındırmaktadır. Öne çıkan hikayelerden biri ise Galata Kulesi ile Kız Kulesi’nin aşkıdır ve simgesel olarak ele alınmıştır. Galata Kulesi ve Kız Kulesi’nin birbiriyle uyumlu mimari öğeleri eşleştirilerek benzer aydınlatma karakterleri ortaya çıkarılmıştır.
Resmi günler ve özel günlerde dikkat çekmek, fark yaratmak ve İstanbul’daki farklı renk kullanımına izin veren diğer sembolik yapılarla beraber ortak bir dil kullanımı hedeflenmiştir.